DERS NOTLARI

TIP ETİĞİ VE DEONTOLOJİ
  • Etik ; insanın davranışlarının o toplumun kabul ettiği değer yargılarına uygun olup olmadığını inceleyen bir bilim dalıdır. Toplumsal hayatta etiğin karşılığı insanların birbirleri ile ilişkilerinde doğru ya da yanlışları inceler. Etik ile ahlak arasında küçük bir nüans farkı vardır. Etik, insan davranışlarını irdeleyen düşünsel soyut bir etkinlik, ahlak ise insan davranışlarını düzenleyen toplumsal somut bir düzenektir. Deontoloji bir mesleği uygularken uyulması gereken ahlaki kurallar ve değerlerin bütünüdür. Tıbbi deontoloji dediğimizde ise tıp mesleğinin ahlaki boyutlarının ve bunların biçimlendirildiği kural ve ilkelerin tümü kasdedilmektedir. Deontoloji, hekimlerin gerek mesleklerini icra ederken, gerekse diğer faaliyetlerinde uymak ve uygulamakla yükümlü oldukları kural ve davranışları belirler.
  • Etik, meslek ahlakı, ilkeleri ve kurallarıdır. Etik, ahlak ilkelerinin tümüdür. Ahlakla eş anlamdır. Toplumların  etik kurallarının oluşumunda gelenek, kültür, eğitim gibi  temel unsurlar rol oynar. Aslında hepsinin de temelinde din faktörü en etkili unsurdur. Bütün semavi dinlerde esas olan doğruluk, adalet, sadakat, hakkaniyet gibi unsurlar tüm toplumların etik kurallarını belirleyen ana faktörlerdir. Son peygamber olan peygamberimiz aracılığıyla bizlere tebliğ edilen İslam dininin özünde de insanı insan yapan bu ahlaki değerler yatmaktadır ki peygamberimizin şahsında bu değerlerin zirve yaptığını görmekteyiz. Peygamberimizin, daha gençliğinde iken en emin, güvenilir kişi olarak tanımlanması, hayatında hiç yalan söylememesi, adaleti, bütün imkanlar kendisine verilecek olmasına rağmen sade bir hayatı tercih etmiş olması, arkadaşları ile birlikte gerektiğinde aç, gerektiğinde susuz kalması, sadece insanlara değil bütün varlıklara  karşı  merhamet ve şefkat gibi özellikleri ile her alanda örnek alacağımız insan olarak karşımızda durmaktadır.
  • Ondan sonra gelen
  • Dövene elsiz gerek
  • Sövene dilsiz gerek
  • Derviş gönülsüz gerek
  • diye seslenen Yunus Emre,
  • Sevgide güneş gibi ol,
  • Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
  • Hataları örtmede gece gibi ol,
  • Tevazuda toprak gibi ol,
  • Öfkede ölü gibi ol,
  • Her ne olursan ol,
  • Ya olduğun gibi görün,
  • Ya göründügün gibi ol.
  • Diyerek özün ve sözün birliğine vurgu yapan Mevlana,
  • Allah’a dayan, saye sarıl, hükmüne ram ol
  • Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol
  • Diye haykıran Mehmet Akif,
  • İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal
  • Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal
  • diyerek karşılıksız hizmeti ders veren Necip Fazıl gibi gönül erleri, kanaat önderleri, üstadlar toplumsal değerlerin yani medeniyetimizin şekillenmesinde sesleri ile, sözleri ile, şiirleri ile, yaşantıları ile  etkili olmuşlardır.
  • Aslında etik değerler dediğimiz hususlar medeniyetin de şekillenmesinde rol oynayan faktörlerdir. Bizim medeniyetimizin temel unsurları olan adalet, doğruluk, hak sahibine hakkını vermek, şahsi menfaati yerine milli menfaat ve toplum çıkarını gözetmek gibi sosyal unsurlar da medeni bir toplumun oluşmasında en etkili amillerdir. Ki bu unsurların oluşturduğu medeniyetimiz asırlarca tüm dünyaya insanlık dersi vermiştir.
  • Şairin dediği gibi
  • Bir zamanlar biz de millet hem de ne milletmişiz
  • Gelmişiz dünyaya insanlık nedir öğretmişiz.
  • Bu insanlık örnekleri şanlı tarihimizin altın sayfalarını süslemektedir. Osmanlı sömürgeci değildi, emperyalist değildi, çıkarcı değildi. Ulvi gayeler uğruna çıktığı cihan seferinde gittiği her yere adaleti, insanlığı, hakkaniyeti, medeniyeti götürmüştü. Bugun Fas, ta Tunus’ta, Avrupa’nın merkezinde, Uzakdoğu’da, Açe’de Osmanlı izleri görülüyor, ve Türk sevgisi yaşanıyorsa bunun nedeni ecdadımızdaki insanlık duygusu ve medeniyet anlayışı idi. Bugün Filistin Nablus’ta hala hizmet veren Osmanlı eseri hastane varsa, Tunus Bingazi’de hala hizmet veren Osmanlı çarşısı mevcutsa, Bosna’da hala eğitim veren Osmanlı okulları varsa bunu Osmanlı’nın beslandiği kaynakta, medeniyet anlayışında aramalyız.
  •  İnsanlık odur ki din, dil, ırk  ayrımı gözetmeden imkanları ortak kullanmak, muhtaç olanlara yardım elini uzatmaktır. Osmanlı zor döneminde bile beslendiği bu medeniyet kaynağından aldığı dersle tarihe insanlık dersini vermiştir. Sültan Abdülmecet’in zamanında kıtlık nedeni ile İrlanda’ya yapılan yardım tarihi belgelerle isbatlanan bunun en güzel örneğidir. Yemen’de, Çanakkale’de, Kafkas cephesinde binlerce örnek yaşanmış ve tarihin şanlı sayfalarında yerini almıştır.
  • Evet, bu medeniyeti şekillendiren oluşturan toplumda birtakım değer yargıları, etik unsurlar etkili idi. Bu unsurları meslek örütlerinde de görmekteyiz. Ahilik teşkilatını hepmiz duymuş ya da bilmekteyiz.
  • Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Selçuklu ve Osmanlıdönemlerinde Anadolu’da yaşayan  halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir mesleki örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir.
  • Bireyi, fetâlıktan şeyhliğe ve yamaklıktan ustalığa giden yolda olgunlaştırmaya çalışan Ahi kurumunun meslekî ahlâk ve görgü kurallarının temel ilkeleri mevcuttur. Aslında bu ilkelerin günümüzde de bütün meslek odaları için esas alınması gerekir:
  • - İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,
  • - İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,
  • - Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,
  • - Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,
  • - Şefkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,
  • - Cömertlik, ikram ve kerem sahibi olmak,
  • - Küçüklere sevgi, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,
  • - Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,
  • - Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,
  • - Hataları yüze vurmamak,
  • - Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güleryüzle ve güvenilir olmak,
  • - Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,
  • - Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,
  • - Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,
  • - Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek,
  • - İnsanların işlerini içten, gönülden ve güleryüzle yapmak,
  • - Daima iyi komşulukta bulunmak, komşunun eza ve cahilliğine sabretmek,
  • - Yaradandan dolayı yaratıkları hoş görmek,
  • - Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,
  • - İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,
  • - Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,
  • - Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,
  • - Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,
  • - Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,
  • - Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,
  • - Açıkta ve gizlide Allah'ın emir ve yasaklarına uymak,
  • - Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,
  • - İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
  • - Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,
  • - Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,
  • - Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,
  • - Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,
  • - Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,
  • - İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,
  • - Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,
  • - Yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek,
  • - Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,
  • - Her zaman heryerde yalnız Allah'a güvenmek
  • - Örf, adet ve törelere uymak,
  • - Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,
  • - Aza kanaat, çoğa şükür ederek dağıtmak,
  • - Feragat ve fedekarlığı daima kendi nefsinden yapmak
  • Aslında bu kuralların tümü de hepimizin uyması gereken evrensel kurallardır.
  • Uluslararası saydamlık örgütünün Türkiye karnesi 10 üzerinden 4.4
  • Yolsuzluklar olduğu zaman etik konular konuşulur.
  • Ekonomik krizi birkaç senede atlatabilirsiniz ancak etik krizi atlatmanız uzun yıllar alır. Sivas milletvekilinin “Bizi iyi temsil et” diyenlere cevabı: Siz sütseniz ben sizin kaymağınızım. Eğer günümüzde bir etik sorunu varsa bunun nedenleri üzerinde oturup konuşmamız gerekiyor. Sözlerimin burasına kadar bahsetmeye çalıştığım tarihi örnekler önümüzde varken ülke olarak etik sorunlarını tartışmak bence abesle iştigal olur. Bence burada sorun bizi biz yapan değerlere yabancılaşmakta yatıyor. Eğer biz tarihimizi bilmezsek, medeniyetimizi tanımazsak daha çok etik konularla uğraşır, dünyanın en büyük adalet saraylarını inşa etmeye devam eder, işin daha da kötüsü bu yaptığımız büyük mahkemelerle övünürüz.
  • Evet bence günümüzde sorun Kaht-ı rical sorunudur. Yani örnek insan kıtlığı. Sizler ne kadar etik kurallar koyarsanız koyun. Ne kadar büyük adalet sarayları yaparsanız yapın bireyi etikleştiremezseniz sonuç alamazsınız. Bireyi etikleştirmek için de örnek şahsiyetlerin olması gerekir. Meslek olarak toplumun örnek aldığı bir kesimiz.. Eskiden doktor bir meclise girdiğinde herkes ayağa kalkar, saygı ve hürmette kusur etmezdi. Günümüzde ise…