Araştırma, herhangi bir konuyu aydınlatmak, bir soruna çözüm getirmek, belirli kavramlara, kuramlara ya da yasalara ulaşabilmek için yapılan planlı ve bilimsel bir çalışma olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile araştırma, genelleme yapılabilecek bilgiyi geliştirmek ya da katkıda bulunmak için planlanarak yapılan bilimsel çalışma olarak da tanımlanabilir. Tıbbi araştırmalar klinik ve deneysel olarak iki ana başlıkta yapılmaktadır. Klinik araştırmalar hasta ya da gönüllü insanlar üzerinde yapılan araştırmalardır. Deneysel araştırmalar ise deney hayvanları üzerinde yapılan araştırmalar olmakla birlikte son yıllardaki alternatif yöntemler de (doku kültürleri, embryo çalışmaları vb) deneysel araştırma olarak kabul edilmektedir.
Deneysel araştırmalar değişik amaçlarla yapılabilir:
Yeni bir biyolojik ürün (aşı, hormon, antikor, ilaç vb) elde etmek
Hastalıkların (insan ya da hayvan) nedenini araştırmak ve tedavisi konularında ilaçların etkinliğinin ölçülmesi
Yeni geliştirilen cerrahi yöntemlerin etkinliğinin araştırılması
Hayvan biyolojisi ve fizyolojisinin aydınlatılması
Günümüzde tıbbın bu noktaya gelmesinde de yapılan araştırmaların önemi inkar edilemez bir gerçektir. Hayvanların kullanıldığı deneysel araştırmalar modern tıbbi tedavinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır ve günümüzde de yeni hastalıkların tedavisi için gerekli yöntemlerin ve yeni ilaçların belirlenmesinde başvurulacak gerekli bir yöntem olmaya devam etmektedir.
1. DENEYSEL ARAŞTIRMA
Deney etkisi ölçülecek işlemlerin belirli kurallar ve koşullar altında deneklere uygulanması, deneklerin bu işlemlere verdikleri yanıtların ölçümü ve elde edilen sonuçları karşılaştırarak karar verme safhalarını içeren bir araştırma tipidir.
İşlem etkisi ölçülecek ya da karşılaştırılacak değişkendir; ilaç dozu vb ya da cerrahi bir yöntemdir.
Denek, işlemin uygulandığı birey, hayvan, embriyo, hücre, mikroorganizma gibi varlıklardır.
Deneklerin işleme verdiği yanıt, deneklerde olabilecek fizyolojik, biyokimyasal, metabolik benzeri her türlü değişiklikltir.
Bilimsel çalışmanın temel kuralları vardır. Deneysel araştırma araştırmalarda da öncelikle bu kuralların bilinmesi ve araştırmanın her safhasında uyulması gerekmektedir. Bu kurallar:
Zarar vermemek
Saygı duymak
Olayları bütün ayrıntısı ile kaydetmek
Dürüst olmak: Bilim adamı varsayımının doğru olduğunu kanıtlamak için değil, onu yıkmak için çalışır. Araştırma verilerinin objektif toplanması, sonuçlara müdahale edilmemesi gerekmektedir.
Gizlilik: Özellikle İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalarda araştırmaya katılanların kişisel bilgilerinin saklanmasını, mahremiyetin gözetilmesini gerektirmektedir. Mültidisipliner çalışmalarda çalışma sonuçlarını değerlendirenlerin gruplar ve grup içi dağılımlar hakkında bilgi sahibi olmamaları gerekmektedir.
Ölçülebilirlik: Yapılan bir çalışmanın bilimsel olduğunu kanıtlamak için gözlenen olayların ölçülebilmesi ve sayılarla belirtilebilmesi gerekir. 2 Lord Kelvin bu konuda aynen şöyle der: “Gözlemlerinizi sayı ile tanımlayamıyorsanız, bilginiz değersizdir”.
1.1. Deneyin Standartlaştırılması
Hayvan deneylerinde standartlaştırma, kullanılan hayvanların değişkenlik göstermemesi, hayvanların beslenme ve barınma koşullarının ve yapılan işlemlerin aynı olması olarak ifade edilebilir. Hayvan deneyinin standartlaştırılmasından amaç, deneyde kullanılan hayvanın, çevre, barınma ve beslenme koşullarının ve uygulanan yöntemin sabit tutulması ve kontrol altına alınmasıdır. Standardize bir deneyde aynı deney farklı bir ortamda aynı işlemler uygulandığında benzer sonuçların alınmasını gerektirir. Deneyin standartlaştırılması için bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir:
1.1.1. Genetik standardizasyon
Hayvan deneylerinde sonuçları etkileyen faktörlerin başında onların genetik yapıları gelir. Çünkü bireyin tüm fonksiyonları, anatomi ve fizyolojisi genetik şifresi tarafından kontrol edilir. Birçok deneyde denekler arasında genetik farklılık olması istenmez. Bu nedenle hayvanların genetik yapılarının standartlaştırılması gerekir. Deneyde kullanılacak hayvanların genotiplerinin aynı olması gerekmektedir. Farklı genotipte deney hayvanı kullanıldığında hem gruplar arası hem de grup içi farklılıklar oluşabilecektir. Bu da deneyin sonuçlarını ve güvenilirliğini önemli ölçüde olumsuz etkileyen bir faktördür. Genetik yapının standartlaştırılması ise ancak özel yetiştirme yöntemleri ile sağlanır.
Hayvanlar genetik yönden üç ana sınıfa ayrılır:
Genetik yapısı bilinmeyen outbred soylar
Genetik yapısı belirli inbred soylar
Genetik yapısı kısmen bilinen transgen ve mutant suşlar.
Genetik yapısı bilinmeyen outbred soylar
Deneysel çalışmalarda outbred fare ve ratlar yıllardır sıklıkla kullanılagelmiştir. Ancak son yıllarda inbred soyların üretim teknikleri ve teminlerindeki gelişmelerin yanı sıra outbred soylardaki çalışmaların güvenilirlik tartışmaları outbred soyların kullanımında ciddi anlamda kısıtlamalar getirmiştir. Deneysel çalışmalarda outbred soyların kullanılmasının birçok sakıncaları bulunmaktadır:
1. İnbred soylardan fenotipik olarak daha değişkendirler bu nedenle istatistik yorum için daha fazla sayıda hayvan kullanılması gerekmektedir.
2.Birkaç generasyonluk periyodda dahi çok ciddi genetik sapmalar olabilmektedir. Bu nedenle başlangıçtaki özelliklerin hükmü ortadan kalkabilmektedir.
3.Wistar ratları ya da Swiss mice gibi stok isimleri artık anlamsız kabul edilmektedir. Çünkü farklı kaynaklardan elde edilen Wistar ratları özellikleri itibariyle farklı olacaklardır. Bu nedenle eğer araştırma başka bir laboratuarda tekrarlanabilir değilse bunun ya soyun farklılığından ya da diğer nedenlerden ötürü olabileceği konuları belirsizlik oluşturacaktır.
4.Aynı stoktaki hayvanlar arasında genetik varyasyonlar hakkında bilgi sahibi olunamamaktadır. Bazı outbred soylar genetik olarak heterojendir, bazıları ise inbrede yakın olabilirler çünkü uzun zaman içerisinde aynı stok içinde nesilleri devam etmiş olabilir.
Bütün bu nedenlerle outbred soyların deneysel çalışmalarda kullanımı günümüzde pek önerilmemektedir.
Genetik yapısı belirli inbred soylar
Genetik standardizasyon için inbred soyların kullanılması uygun olur. İnbred soy bir ana ve babadan doğan yavruların çiftleştirilerek yapılan üretim şeklidir. Bu yöntemle genetik heterojenite azaltılıp homojenite sağlanmaya çalışılmaktadır. Genellikle 20. soydan sonra homojenite sağlandığı kabul edilmektedir.
Transjenik hayvanlar
Transjenik hayvan, gen transferi ya da gen mutasyonu ile genetik yapısı değiştirilmiş hayvan türüdür. Bu şekilde genetik yapısı değiştirilmiş hayvandaki bu değişiklik sonraki soylara da aktarılabilmektedir. Transjenik hayvan olarak en sık fare kullanılmaktadır. Transjenik birçok fare soyu bulunmaktadır. Farelerde gen transferi ve gen mutasyonu uygulamaları, fertilizasyon mekanizmaları, embriyo manipülasyonları ve embriyo transfer teknikleri çok gelişmiş ve yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Bu yöntemlerle elde edilen suşlar deneysel çalışmalar için uygun laboratuarlardan temin edilebilmektedir.
1.1.2. Mikrobiyolojik standardizasyon
Deneysel çalışmalarda kullanılacak laboratuar hayvanlarının belli periyotlarda sağlık yönünden değerlendirilmesi yapılmış olmalı ve sağlıklı hayvanda deney yapılmalıdır. Bunun için uluslar arası standartlarda belirlenen viral, bakteriyel ve paraziter kontrollerin hayvan üretim laboratuarları tarafından uygulaması gerekmektedir. Birçok bakteri ve virüs insanda olduğu gibi hayvanlarda da klinik olarak semptom vermese dahi gizli enfeksiyonlara neden olabilir. Gizli enfeksiyonların deney sonuçları üzerine önemli olumsuz etkileri olabilmektedir. Bunun için Spesifik Patojen-Free (SPF) ya da çalışmanın özelliğine göre Germ-Free (GF) hayvanların kullanılması önerilmektedir. SPF hayvanlar özel mikroorganizmalardan arındırılmış hayvanlardır. Bunların barınma, beslenme ve ekipman için uluslar arası mikrobiyolojik kontrol standartları oluşturulmuştur ve bu standartlara uyulması gerekmektedir. Yine deneyin özelliğine göre tamamen mikroorganizmadan arındırılmış ve histerektomi ile elde edilip izolatörlerde barındırılan Germ-Free (GF) hayvanlar da kullanılabilir. Mikrobiyolojik durumlarının bilinmediği konvansiyonel olarak yetiştirilen hayvanlar ise belli bir süre karantina döneminden sonra ya da mikrobiyolojik olarak gerekli testler yapıldıktan sonra uygun ise kullanılabilirler.
1.1.3. Çevresel standardizasyon
Laboratuar hayvanları bulundukları ortam ve çevreden etkilenirler. Her hayvanın normal gelişim ve davranış açısından doğal ortama en uygun laboratuar ortamında barındırılması gerekmektedir. Bunun için laboratuar hayvanlarının barınma, beslenme ve üremeleri için gerekli ortamın sağlanması konusunda kılavuzlar oluşturulmuştur. Her ülkenin laboratuar hayvanları ile ilgili kılavuzları (guideline) vardır. Ve laboratuar hayvanlarının bu kurallara göre barınma ve beslenmelerinin düzenlenmesi gerekmektedir. Federation of Europeon Laboratory Animals Science Association (FELASA) nın katılımcı ülkelerde ve Avrupa Birliği’nin Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde Laboratuar Hayvanı Ünitelerinin yapılanması ve bu ünitelerde barındırılan hayvanlarla ilgili öngörülen koşullar belirtilmiştir. Bu anlaşmada:
Her oda ve kafeste maksimum barındırılacak hayvan sayısı, odanın havalandırmasında uyulması gereken hususlar, ısı ve nem oranları, aydınlatma özellikleri, ses ve gürültü izolasyonu, beslenme ve su ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı, kafeslerin ve odanın temizlik kriterleri, hayvan bakıcılarının özellikleri ve eğitim durumları ayrıntıları ile belirtilmiş ve üye ülkelerin de bunlara uyması önerilmiştir. Deneysel araştırmanın yapılacağı laboratuarın bu kriterlere uyması ve deneyde kullanılacak hayvanların da bu kriterlere göre barınma koşullarının standardize edilmesi gerekmektedir.
1.1.4. Beslenme standardı
Deney hayvanlarına özgün ticari yemler üretilmektedir. Bu yemlerin içeriği, hayvanların yemleniş biçimi deney hayvanlarının gelişimini, metabolizmasını ve sağlık durumlarını etkilemektedir. Bu nedenle her hayvan türüne özgü yem standartları belirlenmiş ve üretici firmaların bu standartlara göre üretim yapması önerilmiştir. Yemlerin içeriğindeki farklılıklar ve beslenme tarzındaki değişiklikler deney sonuçlarında değişikliklere neden olabilmekte bu durum da deneyin güvenilirliğini tehlikeye sokmaktadır. 3,4,5,6
2. Deneysel Araştırmanın Safhaları
Deneysel araştırmada araştırıcı, deneyin uygulanmasından sorumlu diplomalı kişidir. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de deneysel araştırma yapacak araştırıcıların deneysel araştırma eğitimi almış ve bu eğitimi belgelemiş kişiler olması gerekmektedir. Ülkemizde bu eğitimin standartları ve deneysel çalışma yapacakların bu eğitimi almış olma zorunluluğu 06.07.2006 tarihinde yürürlüğe giren Çevre Bakanlığı Hayvan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına dair yönetmelikle belirlenmiştir. Bu yönetmeliğe göre hayvan deneyi yapacak kişilerin en az 80 saat süreli formel bir eğitim almaları ve sertifika sahibi olmaları gerekmektedir. Bu nedenle eğitim, hayvan deneyleri yapabilmek için ön koşuldur. 7
Deneysel araştırma başlıca dört safhada gerçekleşir:
Deneyin planlanması
Deneyin yürütülmesi
Sonuçların değerlendirilmesi
Yayınlama
Bu yazıda deneyin planlama ve yürütülmesi konularından özetle bahsedilecektir.
2.1. Deneyin planlanması
Planlama deneyin en önemli kısmıdır. Bir plan sürecinde ne kadar çok emek harcanırsa üretim sürecinde o kadar az emek harcanır. Planlama süreci belli safhalardan geçer:
Konunun belirlenmesi
Gözlem
Bilgi Toplama
Orijinal fikir ya da problemin ortaya konulması
Değişkenlerin belirlenmesi
Hipotez kurulması
Hipotezi gerçekleme
Yöntemin belirlenmesi
Araştırma protokolünün hazırlanması
2.1.1. Konunun belirlenmesi: Yapılacak deneyle ilgili konuyu seçerken belli noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir.
Rasyonellik: Seçilen araştırma konusunun rasyonel olması gerekmektedir. Seçilen konuda neden sonuç ilişkisinin iyi belirlenmesi gerekir.
Ülke yararı: Seçilecek konunun insanlığın olduğu kadar deneyin yapıldığı ülkenin de önemli bir sorununa çözüm bulmaya yönelik olması ve yapılacağı ülkenin önceliklerine göre uygunluk göstermesi doğru bir tercih olacaktır.
Gereklilik: Konuyu seçerken yapılacak çalışmanın gerçekten yapılmaya değer olup olmadığı, çıkacak sonuçların tıbba katkısının neler olabileceği sorgulanmalıdır.
Uygulanabilirlik: Hayvanlar üzerinde elde edilecek sonuçların insan organizmasına ne derece uygulanabilir olduğu araştırıldıktan sonra karar verilmelidir.
Tekrarlanabilirlik: Aynı koşulların sağlandığı tüm ortamlarda deneyin tekrarlanabilir olması gerekmektedir.
Devamlılık: Seçilen konuda yapılan çalışmanın daha sonra yapılacak çalışmalarla desteklenmesi ve devamının sağlanması, gereksiz çalışmaların önlenmesi açısından ve yapılan çalışmanın daha sonraki çalışmalarla bilimsel ağırlığının artması açılarından önem arz etmektedir.
Konu seçilirken araştırma yapılacak kurumun imkanlarının mutlaka göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Kanser araştırmaları ya da özel bakım gerektiren hayvanların çalışılacağı araştırmalar için mutlaka araştırma merkezinin fiziki ve beşeri altyapısın böyle bir araştırma için yeterli olması sağlandıktan sonra araştırma planlanmalıdır.
2.1.2. Gözlem:
Araştırıcının ilgisini çeken ve nedeni açıklanmayan bir olay ayrıntılı olarak araştırmaya başlanır. Gözlemler derinleştikçe sorular da artarak fakat daha özgülleşerek belirmeye başlar. Gözlemlenen olayla ilgili sorular ve bu soruların cevapları araştırmaya başlanır. İlk adım gözlenen olayın doğru bir şekilde tespitinin yapılmasıdır. Gözlemde tamamen ön yargısız olunmalı ve olayın olduğu gibi değerlendirilmesi gerekir.
2.1.3. Orijinal fikir ya da problemin ortaya konulması:
Problem en basit şekli ile ortaya konulmalıdır. Bazan problemin parçalara bölünüp ayrı ayrı cevaplanması gerekebilir.
2.1.4. Bilgi toplama:
Literatür taraması ya da konu ile ilgili tecrübeli kişilerin görüş ve düşüncelerinden yararlanılarak gerçekleştirilir. Araştırmak istenilen konu ile ilgili başlangıçta yapılan literatür taraması yeterli olmamaktadır. Bir araştırmanın planlanma ve yayın süresi arasında normalde iki yıllık bir süre geçmektedir. Bu süre içerisinde zaman zaman o konu ile ilgili literatür taraması yapılmalı ve varsa son gelişmeler değerlendirilmelidir. Bununla birlikte temel bilgilerin ve klasik kitapların ve derleme yazıların da gözden geçirilmesi gerekir. Literatürde yeni olarak gözlenen bir konunun yıllar önce çalışılıp klasik bilgiler arasında kaybolabileceği olasıdır.
2.1.5. Değişkenlerin belirlenmesi:
Neden sonuç ilişkisi bulunmaya çalışılır. Değişkenler bağımsız ve bağımlı değişken olmak üzere iki gruba ayrılır.
Bağımlı değişken deney sonunda değiştirilmek istenen ya da değişip değişmediği gözlenen niteliktir.
Bağımsız değişkenler ise bu deney çerçevesinde yer alan ancak bağımlı değişken dışında yer alan değişkenlerdir.
Değişkenlerin kontrol edilmesi deneysel çalışmalarda temel prensiplerden birisidir. Hayvanlar ne kadar standart olursa deney için o kadar az hayvan kullanmak gerekecektir. Standardizasyon için daha önce de belirttiğimiz gibi genetik, mikrobiyolojik ve çevre standartlarına uyulması gerekmektedir. Aksi takdirde değişkenlik artacaktır. Optimal çevre koşullarında barındırılan hayvanlar kötü koşullarda barındırılan hayvanlara göre daha az değişkenlik gösterirler. Tek kafeste barındırılan fareler grup olarak barındırılanlara nazaran daha değişkendirler. Bir deneyi planlarken hayvanların aynı cins, yaş ve ağırlıkta olması da değişkenliği azaltacaktır. Tedavi ya da uygulanan yöntem tüm hayvanlara üniform bir şekilde uygulanmaldır.
2.1.6.Hipotez kurulması:
Hipotez, bir deneyle test edilebilen sorudur. Deney, kurulan hipotezin geçerliliğini test etmek için yapılır. Hipotez, denenecek fikir ya da öneri olup, yeterli testler yapılmadan önce kabul edilmesi imkansızdır. Neden sonuç ilişkisine hangi değişkenlerin etki ettiği bilinirse bunlardan birisi ya da birkaçı üzerine hipotez kurulabilir. Eğer birden fazla değişken etkili ise bu durumda gözlemlenen duruma hangi değişkenin etki ettiğini bulmak için uygun bir hipotez kurmak zor olabilir. Bu durumda değişkenlerin birbirinden bağımsız olarak etki edenini bulmaya çalışmak gerekir. Eğer bağımsız tek bir değişken bulunursa hipotez kurulabilir. Kurulacak hipotez deneyle test edilebilmeli, neden sonuç ilişkisine cevap verebilmeli ve yazı ile ifade edilebilmelidir.
2.1.7. Hipotezi Gerçekleme
Hipotezin doğru olup olmadığını gerçeklemek için gözlemlere devam edilir, deney planlanır ve veriler toplanır. Bu işleri yaparken 3 temel kurala uymak gerekir:
Bir hipotez ne kadar mantıklı olursa olsun doğruluğu kanıtlanmadan gerçek kabul edilemez.
Bir hipotezi gerçeklemede amaç, varsayımın doğruluğunu değil, yanlış olduğunu kanıtlamaya çalışmaktır. Bütün çabalara rağmen varsayımın yanlışlığı saptanamaz ise gerçek olduğu söylenebilir.
Birliktelik her zaman neden sonuç ilişkisi demek değildir. Bilimsel araştırmaların en güç yönü gözlenen ilişkinin nedensel olup olmadığını saptamaktır. Bu nedenle tıpta birçok buluşların sonradan yanlış olduğu saptanmaktadır.
2.1.8. Hipotezi gerçekleştirmede yöntem:
Varsayıma ters düşen gözlem arama: Bir varsayımın gerçekliğinin saptanması için o varsayıma ters düşen istatistiksel olarak anlamlı hiçbir gözlem olmamalıdır.
Deney: Hipotezi gerçeklemede en önemli yöntemdir. Deney yapmada temel kural denekleri en azından araştırılan yönleri ya da nitelikleri açısından benzer iki gruba ayırıp birine incelenen etkeni uygulamak, diğerini tesadüfe bağlı değişme grubu olarak tutmaktır. Yapılması uygun görülen deneyin, hipotezi test etmek için uygun olması gerekmektedir. 8,9
2.1.9.Araştırma protokolünün hazırlanması:
Araştırma protokolünün hazırlanması mutlaka araştırmaya başlanmadan önce yapılmalı ve bütün araştırıcılar tarafından imzalanmalıdır. Araştırma protokolünün hazırlanmasının birçok yararı vardır:
1. Çalışmanın yapılabilmesinde yetkili kurum ve kuruluşlardan onayı için gereklidir.
2. Çalışmadan önce hakemlerin değerlendirmesine imkan tanıdığı için, araştırıcının gözünden kaçan hususlar eleştirel bakışla fark edilebilir.
3. Araştırmaya maddi destek sağlamak için başvuru esnasında belge özelliği taşır.
4. Özellikle deney hayvanları kullanılacağı için, deneyin etik yönden ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesine imkan tanır.
5. Deneyin güvenilir olmasının en önemli kanıtıdır.
Bir araştırma protokolü başlıca şu bilgileri içermelidir:
Projenin başlığı: Projenin can damarıdır. Kısa, açıklayıcı, öğretici ve ilgi çekici olmalıdır.
Araştırma yürütücüsünün kimliği
Araştırma yöneticisinin kimliği
Yardımcı araştırıcıların kimlikleri
Deneyde hayvanlarla uğraşacak tüm personelin eğitim seviyelerinin belirtilmesi ve araştırmadan önce yapılacak deneye özgün ilave bir eğitim alıp almayacaklarının açıklanması gerekmektedir.
Deneyin amacının özeti: Burada birkaç cümle ile konu ile ilgili literatür bilgisi verilir. Literatürdeki eksik hususlar belirtilir ve bu çalışmada konunun eksik ya da yeni çalışılacak yönünün konuya ne ölçüde katkı sağlayacağı belirtilir.
Materyal ve Metod: Deney hayvanlarının kullanıldığı deneysel çalışmalar hayvan etik hakları yönünden son derece önem taşımaktadır. Son yıllarda daha fazla önem kazanan etik konusu deneysel çalışmalar kapsamında da üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Avrupa Birliği’nin yasal gereksinimi ve ülkemizdeki deneysel çalışmalarda da öncelikle düşünülmesi gerekli husus, vertebralı hayvanlarda araştırma yapacak bir kişinin canlı hayvanda deneyi yapmadan önce 3R(Replacement, Reduction and Refinement) konularını bilmesi, yapacağı deney için sorgulaması ve deneyde uygulaması hususudur.
3R kuramında ilk adım Yerine koyma (Replacement) alternatifinin kullanılabilir olup olmadığını araştırmak olmalıdır. Bunun için öncelikle deneysel araştırmalar için geliştirilmiş olan bilgisayar programlarının araştırılması, bu mümkün değilse doku kültürleri ya da daha düşük yaşam seviyesinde bir organizma kullanılabilirliği düşünülmeli ve araştırılmalıdır. Alternatif yöntemlerden bu çalışmanın doku ya da organ kültürü, embriyo çalışması gibi deney hayvanı kullanılmadan mümkün olup olamayacağı konusunda açıklamalarda bulunulmalıdır. Eğer deney hayvanında çalışma yapılacaksa öncelikle fare ve rat gibi mental ve sosyal yönden en düşük düzeyde hayvanlarda bu çalışmanın yapılma imkanı sorgulanmalı ve eğer mümkünse bu hayvanlarda çalışma planlanmalıdır.
Eğer yerine koyma (Replacement) mümkün değilse ve canlı hayvan kullanma zorunluluğu varsa ikinci adım Azaltma (Reduction) konusunun sorgulanmasıdır. Deneyde kullanılacak hayvan sayısını en aza indirme ise her çalışmanın ana prensibi olmalıdır. Başlangıçta uygun istatistiksel yöntemin seçilmesi ve sonuçta da sonuçların iyi yorumlanması iyi bilimsel çalışmanın temel prensiplerindendir.
Tıbbi ve biyolojik bilimlerde ilerleme ve bugünlere gelmenin altında yatan en önemli etken hayvan deneylerinin katkısıdır. Bununla birlikte hem etik hem de ekonomik olarak bir deneyde kullanılabilecek en az sayıda hayvanı kullanarak doğru sonuç almak çok önemlidir. 10,11
İstatistikçiler genelde yapılacak deneyin ayrıntılarını bilmezler. Deneyi yapacak kişi ise istatistik bilmez. Bu nedenle deney yapıldıktan sonra uygun bir istatistik yöntem uygulanmamış ise ya da gruplardaki hayvan sayısı istatistik yöntem için yeterli sayıda değilse bu deneyin sonuçlarının yorumlanmasında zorluklar kaçınılmazdır. Yapılan bir araştırmada yayınlanan deneysel çalışmaların %50-60’ında gereğinden fazla hayvan kullanıldığı tespit edilmiş. Yine yayınların %60’ından fazlasında uygun olmayan istatistiksel yöntem kullanıldığı saptanmış. Deneyin planlanmasından önce araştırıcı istatistik uzmanına danışarak grupların oluşumu ve gruplardaki hayvan sayısı konusunda destek almalıdır. Uygun bir istatistik çalışma yapabilmek için her grupta yeterli sayıda hayvan kullanılmalıdır. Hayvan etik haklarının daha da önem kazandığı günümüzde eğer gereğinden daha fazla hayvan kullanım planlaması yapılmışsa bu çalışmanın uygulanması eleştirmenler tarafından kabul edilmeyebilir.
Kontrol Grubu Kullanma: Kontrol grubu kullanmanın amacı deney esnasında bilinmeyen ye da kontrol edilemeyen değişkenlerin etkisini ve tesadüf ihtimalini ortadan kaldırmaktır. Kontrol grubu bağımlı değişken haricinde diğer tüm değişkenler tarafından deney grubu ile aynı olmalıdır. Eğer deney bir cerrahi müdahalenin etkisini araştırmak üzere planlanmış ise kontrol grubuna aynı anestezi ve laparatomi uygulanmalıdır. Bu durumda kontrol grubu sham olarak tanımlanır. Tek bir grup hem kontrol hem de deney olabilir ve her hayvanın cerrahi öncesi değerleri kontrol olarak kullanılabilir.
Deneme grubu ve kontrol gruplarında model hayvanlar tür, yaş, canlı ağırlık, genotipik yapı vb yönünden mümkün olduğunca birörnek olacak şekilde seçilmelidir. Böylece deneme ve kontrol grupları arasında model hayvanların farklılıklarına dayalı sapmaların oluşma olasılığı azalır. Eğer deney daha önce yapılmış deneylerin bir tekrarı ise yeni deneyde yine kontrol grubu kullanmak gerekir. Çunkü birçok kontrol edemediğimiz değişkenlerin etkisi söz konusudur. Mevsimsel değişkenler, diyet değişiklikleri, mikroflora, personel ve ölçme yöntemlerindeki değişikler bu bağlamda düşünülmesi gereken değişkenlerdir ki bunların daha önceki deneyle aynı olduğu iddia edilemez.
Hayvan Refahı (Refinement) ten amaç ağrının minimal olması, eziyet ve sıkıntının en düşük düzeyde tutulmasıdır. Bütün hayvanların uygun ortamda ve uygun diyette tutulması gerekir. Hayvanların bakımları eğitilmiş personel tarafından yapılmalı ve deney hayvanları tecrübeli veteriner cerrah tarafından da kontrol edilmelidirler . Deneyde kullanılacak hayvanların klinik ya da subklinik hastalığı bulunmaması gerekir. Hayvanların nazik bir şekilde ve sıkıntı vermeyecek tarzda tutulmaları deneyde kullanılacak hayvanın strese girmemesini sağlar. Deneyde kullanılan hayvanların ağrı ve acı duyusunun oluşmaması için azami dikkat gösterilmesi gerekir. İnjeksiyonlar ve girişimler en az acı verecek tarzda yapılmalı, cerrahi işlemler de uygun anestezi ve analjezi ile gerçekleştirilmeli ve uygun postoperatif bakım sağlanmalıdır. Ciddi ağrı çeken ya da hasta olan hayvanların kendi başlarına ölümünü beklemek yerine insancıl yöntemlerle ölümü gerçekleştirilmelidir. Deney bittiğinde ise hayvanlar yine en uygun ağrısız yöntem seçilerek insancıl olarak öldürülmelidir.
Deney planlanırken oluşabilecek hataları ve ihmalleri önlemek için aşağıda maddeler halinde belirtilen hususlara dikkat edilmesi uygun olacaktır:
1.Çalışma planlanırken öncelikle alternatif yöntemler sorgulanmalı, araştırılmalı ve mümkünse alternatif yöntemler tercih edilmelidir.
2. Çalışmada canlı hayvanın niçin kullanılacağı belirtilmeli ve çalışılacak konu ile ilgili alternatif çalışmaların yetersizliği vurgulanmalı.
3. Canlı hayvan alternatifi yöntemler mümkün değilse çalışma için en düşük düzeyde hayvan tercih edilmeli.
4. Materyal tanımlanmalıdır. Deneyin amacına uygun tür ya da soylar belirlenmelidir. Uygun tür, soy belirlendikten sonra ilgili tür/soya ait özel yapı (genetik/mikrobiyolojik) gerekip gerekmediği incelenmelidir. Seçilen hayvan etkisi araştırılacak madde ya da yönteme duyarlı olmalıdır. Deneyde kullanılacak deney hayvanının bu çalışma için uygun olduğunun kanıtlanması gerekir. Deney, sonuçların güvenilirliği açısından yeteri kadar denek üzerinde yapılmalıdır ancak aşırı hayvan ve materyal israfından da kaçınmalıdır. Bu nedenle güç analizi (power analysis) yapılmalıdır.
Seçilecek model hayvanın maliyetinin ekonomik olması gerekmektedir. Burada genel konsept normalda hayvan giderinin, toplam proje maliyetinin %5’lik bölümünü geçmemesidir. Bu hususta daha önce yapılmış çalışmalar yol gösterici olabilir.
5. Ağrılı bir yöntem uygulanacak ise alternatif yöntemlerin yetersiz olduğu açıklanmalıdır.
6. Hayvanlarda oluşacak rahatsızlık, distres ya da ağrının sınırlı olacağı ya da bilimsel çalışmanın sonuçları açısından kaçınılmaz olacağı belirtilmelidir. Analjezik, anestetik ve trankilizanların endike olduğu durumlarda hayvanın ağrısını ya da rahatsızlığını gidermek amacıyla kullanılacağı açıklanmalı ve kullanılacak anestetik, analjezik ve sedatif maddeler tanımlanmalıdır.
7. Deneyin başka bir deneyin tekrarı olmadığı ve orijinal bir çalışma olduğu belirtilmelidir.
8. Deneyde kullanılacak hayvanların daha önce majör bir deneyde kullanılmadığı belirtilmelidir. Eğer başka bir deneyde kullanılmışsa bu deneyin yeni deney sonuçlarına olumsuz bir etkisinin olmadığının bilimsel olarak kanıtlanması gerekir.
9. Deney hayvanlarının barınma koşullarının açıklanması gerekmektedir. Deney hayvanlarının barındırıldığı odanın özellikleri, ısı ve nem oranı, aydınlatma ve havalandırma durumları, kafes özellikleri ve kafeste barındırılan hayvanların grup ise sayısı belirtilmelidir.
10. Deney hayvanlarının beslenme durumları, verilen yemin özellikleri, türe uygun yem olup olmadığı ve yemleme biçimi, su içme durumu açıklanmalıdır.
11. Deney öncesi hayvanlara herhangibir özel tedavi uygulanıp uygulanmayacağı belirtilmelidir
12. Uygulanacak anestezi yöntemi tanımlanmalıdır,
13. Uygulanacak cerrahi yöntemin ve tekniğin tanımlanmalıdır.
14. Deneye hayvanın verdiği cevabın değerlendirme yöntemi belirlenmelidir.
15.Cerrahi işlem esnasında ve sonrasında kullanılacak analjezik dozu ve süresi belirtilmelidir. Eğer kullanılacak analjezik madde işlem sonuçlarını etkileyecekse bilimsel olarak bunun açıklanması gerekir.
16. Enfeksiyon ajanı, bileşik ya da diğer maddeleri kullanılacaksa bunlar da tanımlanmalıdır.
17. Herhangibir fiziksel işlem (radyasyon gibi) uygulanacaksa nedeni ve ne şekilde uygulanacağı açıklanmalıdır.
18. Deney esnasında hayvanlarda herhangibir davranış değişikliği bekleniyorsa belirtilmelidir.
19. Deney sonrası bakımın şekli ve kimin tarafından verileceği açıklanmalıdır.
20. Deney sonunda ötanazi ya da insancıl öldürme yönteminden hangisinin uygulanacağının belirtilmesi gerekir. Her tür için uygun ötanazi yöntemlerinden birisi seçilmelidir.
21. Çalışma, kontrol ve uygulanacak ise sham grupları tanımlanmalı ve her grupta kaç hayvanın bulunacağı belirtilmelidir.
22. Toplam ne kadar hayvan kullanılacağı
23. Proje bütçesi
24. Projeye tahmini başlangıç zamanı ve projenin süresi belirtilmelidir.
25. Araştırma ekibinin görev tanımları yapılmalı ve onamları alınmalıdır.
2.2. DENEYİN YÜRÜTÜLMESİ
Diğer bütün çalışmalarda olduğu gibi deneysel çalışma ve araştırmalar da bir ekip çalışması olarak yürütülür. Proje sorumlusu orkestra şefi gibi ekibin yönetim ve uyumundan sorumludur. Deneysel araştırmalar mültidisipliner bir çalışma ürünü olarak planlanır ve yürütülür. Bu disiplinler hayvan teknisyenliği, veterinerlik, cerrahi, laboratuar gibi ana çatı altında toplanırlar. Araştırmada görev alacak kişiler önceden belirlenip, bir plan dahilinde çalışırlar. Bu planda deney hayvanlarının temini, bakımı, veterinerlik ve cerrahi uygulamalar, laboratuar işlemleri, sonuçların toplanması ve değerlendirilme yöntemleri önceden belirlenip bu işlerle ilgili sorumlu ve yürütücü kişilerin görevleri de önceden kayıt altına alınması gerekir. Proje yürütücüsü projenin düzgün bir şekilde yürütülmesinden sorumludur. Araştırma için günlük tutulmalı ve her gün yapılan işlemler kayıt altına alınmalıdır. Her laboratuarda mühürlü formlar ya da defterler bulunmalı ve her bir hayvan için bir form tutularak bu form üzerine o hayvan ile ilgili yapılan işlemler ve günlük veriler kayıt edilmelidir. Akredite laboratuarlarda bu kayıtların ani denetimlerde ibraz edilme zorunluluğu vardır. Eğer herhangi bir belge gösterilemez ve çalışmalar kayıt altına alınmamış ise o laboratuarın çalışma izni ve akreditasyon belgesi iptal edilebilir. Araştırma ekibinin her bir üyesi kendi sorumluluğu ile ilgili herhangi bir aksaklığı proje yürütücüne bildirmek zorundadır. Proje yürütücüsü, daha önceden yapılan plan doğrultusunda belli aralıklarla araştırmanın işleyişi ile ilgili olarak proje yöneticisine rapor vermek ve bilgilendirmekle sorumludur. Önceden iyi bir plan yapılmadığı ve işler zamanında ve doğru olarak uygulanmadığı zaman deneyin yürütülmesinde oluşacak aksaklıklar, deney sonuçlarını da etkileyecektir.
3. DENEYSEL ARAŞTIRMADA CERRAHİ UYGULAMALAR
Deney hayvanlarında çok çeşitli nedenlerle cerrahi uygulamalar yapılmaktadır. Günümüzde insanlarda uygulanan ameliyat yöntemleri ve cerrahi tekniklerin temelinde deney hayvanlarında yapılan cerrahi uygulamalar yatmaktadır. Deney hayvanlarında uygulanacak cerrahi işlemlerde insanda uygulanan cerrahi prensipler aynen geçerlidir. Deneysel çalışmalarda ne ölçüde bu cerrahi kurallara uyulursa o derecede deney güvenilir ve deney sonuçları da doğru olarak elde edilir. Asepsi ve antisepsi, dokulara gereken hassasiyetin gösterilmesi, hemostazın sağlanması, uygun cerrahi aletlerin kullanılması ve tekniğin uygulanması, dikiş teknikleri konusunda deney hayvanında çalışacak kişi uygun eğitimi almış olmalıdır. Deney yapılacak hayvanın anatomisi, fizyolojisi uygulanacak ilaçlar konularında da gerekli bilgiler edinildikten sonra cerrahi uygulamaya başlanmalıdır.
3.1. Hayvanların sağlık durumu ve adaptasyon
Deneyde kullanılacak hayvanlar başka bir üniteden alınmışsa yeni üniteye adaptasyon için belli bir süre beklenmelidir. Hayvanların yeni üniteye kabulünde sağlık durumları, nüfus bilgileri, kimlikleri konusunda ayrıntılı bir bilgi mevcut olmalıdır.
Hayvanlar transport esnasında vücut ağırlıklarının %10-20’sini kaybederler. Normale dönmeleri 48 saat ya da daha fazla süre alabilir. Bu nedenle eğer başka bir yerden hayvan getirilmişse bu hayvanların yeni ortama intibakları gerekmektedir. Bu süre içerisinde hayvanlar eğitimli personel tarafından davranış, yem ve su tüketimi, sosyal adaptasyon ve hastalık bulguları yönünden dikkatli ve ayrıntılı bir şekilde gözlenir ve değerlendirilir.
Ameliyattan önce hayvanlar sağlık yönünden tekrar değerlendirilmelidir. Sağlıklı hayvan aktiftir, normal davranır, beslenmeye devam eder ve hidrasyonu iyidir. Hasta hayvanda yapılacak çalışmaların sonuçları güvenilir olmayacaktır.
3.2. Ameliyat odasının ısısı
Cerrahi esnasında hayvanlar ısı kaybederler. Hayvan ne kadar küçükse o kadar hızlı ısı kaybeder. Küçük kemirgenler için bu ilk 10 dakikada 10 dereceyi bulabilir ki bu da tehlikelidir. Ameliyat odası ya da hayvanın bulunduğu çevre radyant ısıtıcı, ısıtıcı battaniye benzeri ısıtıcılarla ısıtılmalı ve cerrahi esnasında hayvanın ısı durumu monitörle takip edilmelidir. Anestezi altındaki hayvanda hızla hipotermi gelişebilir ve bu da işlem sonrası mortalite ve morbidite nedeni olabilir.
3.3. Ses ve gürültü
Gürültü laboratuarlarda en önemli rahatsız edici stres faktörüdür. Gürültü hayvanların fizyolojik durumlarını etkiler. Araştırma laboratuarlarında her zaman sessiz olunmalıdır.
3.4. Ameliyat öncesi hazırlık
Büyük hayvanlarda bir gün önce akşamdan itibaren beslenmeye son verilir. Su içmesine izin verilebilir. Ameliyattan 2-3 saat önce su içmesi de kesilir.
Kemirgenlerde ve küçük hayvanlarda ise ameliyat öncesi beslenme ve su içmenin kesilmesine gerek yoktur. Sıçan ve fare gibi küçük kemirgenlerin özellikle hızlı metabolizmalarından dolayı 2-3 saatten daha fazla aç bırakılmaları doğru değildir.
3.5. Cerrahi işlem zamanı:
Günün geç saatlerinde yapılan ameliyat postoperatif uygun bir gözlem için yeterli zaman vermeyebilir. Benzer şekilde hafta sonları yapılan ameliyatlar da daha az bir dikkate neden olur. Bu biraz da yapılan ameliyatın tipine bağlıdır. Uzun süren ve majör cerrahi ameliyatlarda bu duruma dikkat etmelidir. Deneyin standardizasyonu açısından bütün hayvanlarda günün aynı zamanlarında aynı işlemler yapılmalıdır. İnsanda olduğu gibi hayvanda da günlük hormonal varyasyonlar cerrahi stres cevabını farklı kılabilecektir.
3.6. Asepsi ve antisepsi
Hayvanlarda uygulanan cerrahi girişimlerde de insanlarda uygulanan asepsi ve antisepsi kurallarına uymak gereklidir. Cerrahi işlemlerde mikrobiyolojik kontaminasyon ihtimali her zaman vardır. Burada işlemin yanı sıra kullanılan aletler, kişi ve ortam da etkili faktörlerdendir. Bu nedenlerle hayvanlarda cerrahi uygulayacak kişilerin genel asepsi ve antisepsi kurallarını bilmeleri ve hayvanlardaki cerrahi işlemlerde de bu kuralları uygulamaları gerekmektedir. Büyük hayvanlarda antiseptik cerrahi özellikle gereklidir. Hayvana uygun anestezi uygulandıktan sonra ameliyat sahasındaki kıllar traş edilir. İnsizyon bölgesi ve komşu bölgenin kıldan temizlenmiş olması gerekir. Kıllar, bakteri kontaminasyonunun yanısıra yarayı irrite eden bir faktördür ve yara iyileşmesini geciktirir. İşlemi yapacak kişi cerrahi prosedüre uygun şekilde ellerini yıkayıp, steril eldiven giydikten sonra ameliyat yapacağı bölgeyi antiseptik solüsyonla temizleyip cerrahi işleme başlamalıdır. Fare ve rat gibi küçük kemirgenlerin enfeksiyonlara daha dirençli olduklarına dair genel bir kanaat olmasına rağmen bu hayvanlardaki cerrahi işlemlerde de aseptik cerrahi uygulanmalıdır. Ameliyat odasının temizliği ve havalandırması konusunda da standartlara uyulmalıdır. Ameliyatta kullanılacak aletler steril olmalı ve her bir hayvanda ayrı steril malzeme kullanılmalıdır. Antibiyotik profilaksisi genellikle gerekmemektedir. Ancak uzun süren cerrahi işlemlerde ya da özel durumlarda profilaksi ya da tedavi amaçlı antibiyotik uygulanabilir.
3.7. Anestezi
Anesteziden amaç işlem esnasında hayvanın hareketsiz bir halde tutulması, gerekli durumda uygun düzeyde adale gevşetici kullanılması ve işlem esnasında ve sonrası hayvanın ağrı duymasının önlenmesidir. Cerrahi öncesi uygun anestetik madde verilmeli ve işlem süresince anestezi durumu kontrol edilmelidir. İntravenöz, inhalasyon anestezi yöntemlerinden uygun olanı tercih edilmeli, solunum depresyonu gerekecekse ventilatör gereksinimi temin edilmelidir. Fare ve rat gibi küçük kemirgenler için de uygun endotrakeal tüpler ve uygun anestezi cihazları bulunmaktadır. Anestezi tekniği deneyde kullanılacak hayvanın türüne, uygulanacak cerrahi işlemin tipine ve süresine, araştırmacının deneyimine bağlı olarak değişir. Anestezi süresince hayvanların vital fonksiyonları (kalp tepe atımı, solunum, vücut ısısı vb) monitorize edilmeli ve değişiklik durumlarında gerekli müdahaleler yapılmalıdır. Hem etik hem de bilimsel nedenlerden dolayı, ağrılı işlemlerde uygun anestezi ve analjezi ile hayvanların ağrı ve huzursuzluğu ortadan kaldırılmalı ya da en aza indirilmelidir.
3.8. Deney esnasında bakım
Hayvanın gözleri açık ise uygun bir göz pomadı sürülerek ya da bantla gözleri kapatılarak korneanın kuruması engellenmelidir. Uzun süren ameliyatlarda ve ameliyat sonrası dönemde yeterli hidrasyon ve beslenme sağlanmalıdır. Ameliyat esnasında hayvanlar evaporasyon, kan kaybı ve solunum yolları ile önemli ölçüde sıvı kaybederler. Eğer cerrahi işlem uzun sürecekse 10-15ml/kg/saat hesabi ile Ringer Laktat ya da serum fizyolojik solüsyonu intravenöz olarak verilmelidir. Küçük kemirgenlerde eğer damar yolu açılmamışsa bu miktar intraperitoneal ya da subkutan olarak da güvenle verilebilir. Ancak aşırı kanamalı durumlarda bu miktarların hızlı ve yeterli miktarda verilmesi gerektiği için uygun bir damar yolu açılarak buradan infüzyon yapılması uygun olur. Verilecek sıvıların soğuk olmamasına ve vücut ısısına kadar ısıtılmış olmasına dikkat edilmelidir. Özellikle laparatomi ameliyatlarında ameliyat esnasında dokuların kurumamasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle zaman zaman ılık serum damlatılmalıdır. Küçük kemirgenler sütür materyalini dişleri ile çıkarırlar. Bu nedenle cilt kapatılırken kesi hayvanın dişinin ulaşabileceği yerde ise ya subkutan dikmeli ya da metal klipsler kullanmalıdır.
3.9. Anesteziden uyanma ve cerrahi sonrası bakım
Cerrahi esnasındaki monitorizasyon uygulamalarına uyanma döneminde de devam edilmelidir. Uyanma esnasında hayvanlar kuru ve sıcak bir yerde rahat nefes alabilecekleri bir pozisyonda tutulmalıdır. Burada da hipotermiden kaçınılmalıdır. Oda ısısı normal bakım oda ısısından daha yüksek olmalıdır. Cerrahi sonrası solunum depresyonu çoğu kez gelişebilir ve fark edilmezse ölüm nedeni olabilir. Bu nedenle solunum takibi ve depresyon durumlarında oksijen desteği ya da medikal müdahale gerekebilir. Cerrahi sonrası dönemde ağrının engellenmesinin yanında stresin de engellenmesi önemlidir. Uyanma odası sessiz ve loş ışıklı olmalıdır. Hayvanın altının kuru olmasına dikkat edilmelidir. Islak bir zeminde soğuk ve gürültülü ortam ameliyat sonrası dönemde stres nedeni olabilmektedir. Hayvanların işlem sonrası tek tek kafeslerde tutulmaları ve rahat bir şekilde uyanma dönemini geçirmeleri gerekmektedir. Cerrahi sonrası hayvanlar belli bir süre ağızdan sıvı almayabilirler ki bu süre bazen 12-24 saat olabilmektedir. Hayvanların dolaşan kan volümünün %15-20’sinin kaybı hipovolemik şoka neden olabilmektedir. Hayvanların su tüketimi takip edilmeli ve eğer yeterli sıvı almazsa gavaj ya da subkutan, intraperitoneal yolla bu ihtiyaç karşılanmalıdır. Birçok türlerde 24 saatlik idame sıvı ihtiyacı 40ml/kg dır.
3.10. Ağrı
Ağrı dokuya zarar veren ya da dokuya zarar verme olasılığı olan uyarılardan kaynaklanan ve her birey tarafından farklı şekilde algılanan bir olaydır. Hayvanlarda neyin ağrı oluşturduğunu insanlarda ağrı oluşturan durumlardan yola çıkarak tahmin edebiliriz. Örneğin pnömoni ve osteomyelit insanlarda çok ağrılı seyreder. Hayvanlarda da aynı şekilde ağrı oluşturacağı muhakkaktır. Keza her çeşit cerrahi müdahale insanda ağrı oluşturduğu gibi hayvanda da ağrı oluşturacaktır. Hayvanlar da her türlü ağrılı müdahaleye hassastırlar. Bu durumda huzursuzluk, anormal postür, anormal davranış biçimleri, anormal ses ve alışılmadık agresyon gösterirler. En basit bir şekilde araştırıcı “böyle bir müdahalede ben ağrı duyar mıydım” sorusunu kendisine sormalı ve evet cevabı verirse hayvana uygun analjezik madde vermelidir.
Hayvanların ağrıya insanlardan daha dirençli olmaları onların analjezik gereksinimi duymadıkları anlamına gelmemelidir. Laboratuar hayvanında yapılacak işlem eğer ağrılı bir işlem ise mutlaka hayvanın ağrısının giderilmesi gerekmektedir.
Uyaran değişik şekilde ağrıya neden olabilir ve bu ağrı sonucu hayvanlarda da değişik şekillerde tepki oluşabilir: Ağrı türe özgü ses çıkarma, depresyon ve diğer davranışsal değişikliklerin yanı sıra anormal görünüm, postür ve immobilite gibi davranışsal bulgulara da neden olabilir. Ağrılı uyarana hayvanın tepkisi değişik şekillerde olabilir:
Gözlemlenemeyen ağrı: Hayvanın davranışında herhangibir değişikliğin olmadığı durum
Hafif ağrı: Normal davranışını değiştiren ancak bozmayan ağrı. Bu durumda hayvanın hareketlerinde yavaşlama görülebilir.
Ciddi ağrı: Normal davranışını önemli ölçüde değiştiren ağrı. Bu durumda bir köşeye büzülme, çevre ile ilgilenmeme gibi hareketsizlik halleri görülebilir.
Kronik ağrı ya da stres: Bu durumun değerlendirilmesi daha da zordur. Optimal çevre koşullarının olmaması ya da kronik hastalık durumu adaptasyon sorununa neden olur ve bu durum da stres sebebidir. Stres hayvanın fizyolojisini olumsuz olarak etkiler ve stresli hayvanda yapılan çalışmaların sonuçları da güvenli olmaz. Apati, uyarana cevapsızlık gibi durumlar kronik distres belirtileridir. Hayvanlar ağrı ve stresi diğer hayvanlara da iletirler. Bu nedenle bu gibi hayvanların ayrı ortamda tutulmaları gerekir. Hayvan bakımından sorumlu personel ya da araştırıcı günlük gözlemlerinde bu açıdan da hayvanları değerlendirmelidir. Araştırma protokolünde uygulanacak analjezi yöntemi ayrıntılı bir şekilde belirtilmelidir. Araştırma hayvanlarında anestezik ve analjeziklerin uygun kullanımı bilimsel ve etik bir zorunluluktur.
3.11. Ötenazi
Ötenazi ağrısız ve stressiz bir şekilde bilinçli olarak yaşamın sonlandırılmasıdır. İşlemin sonunda eğer hayvanların yaşamı sonlandırılacaksa ağrısız ve stressiz bir ötenazi uygulamalı ve diğer hayvanların ötenaziyi görmelerini önleyici bir ortam oluşturmalıdır. Hayvan acı ve ağrı içinde ise, tedavi edilemeyecek bir hastalık varsa ve deneyin amacı için yaşaması gerekli değilse bu hayvanın yaşamasına son verilmesi önerilir.
Araştırma altındaki hayvanda da aşağıdaki klinik/patolojik değişiklikler ötenazi endikasyonunu gerektirir.
Hayvanın gıda ve su alınımının durması, belirgin kilo kaybı ve dehidratasyon bulgularının gözlenmesi
Etrafla ilgisizleşmesi ve anormal davranışların ortaya çıkması
Konvülziyon ve epileptik davranışların ortaya çıkması
Solunum güçlüğü göstermesi ve düzeltilememesi
Kendisine zarar vermeye başlaması
Vücut ısısında daimi ve belirgin düşme (<34 Co)
Tümör boyutlarında büyüme (fare için vücut ağırlığının >%10’u veya ~2 cm3, rat için vücut ağırlığının >%10’u veya ~40 cm3), nekroz ve kanama
Kimyasal ve fiziksel olmak üzere başlıca iki türlü ötonazi uygulanabilir. Kimyasal yöntemlerde yüksek doz anestezik madde verme, CO2 uygulaması, fiziksel yöntemler içinde de servikal dislokasyon ve dekapitasyon gibi yöntemler uygulanabilir.
Ötenazi uygulanırken şu hususlara dikkat edilmelidir:
Diğer hayvanlardan ayrı bir ortamda gerçekleştirilmelidir.
Ölüm acı ve ağrı oluşturmadan hızlı bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Bilinç en hızlı bir şekilde kaybolmalıdır.
Seçilen yöntem uygun ve uygulanabilir ve geri dönüşümsüz olmalıdır.
Yöntem hem hayvan hem de uygulayan için minimal psikolojik stres oluşturmaldır.
Çalışma sonunda oluşan ölü hayvanlar, artıklar ile biyolojik maddeler insan ve çevre sağlığına zarar vermeyecek şekilde ortadan kaldırılmalıdır. Bu hususta Tibbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ndeki esaslara uyulmalıdır.
4. ARAŞTIRMANIN DOĞRULUĞUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
Gerekli eğitimi almamak
Yan tutarak(önyargı) ile araştırmaya başlamak
Etik kurallara uymamak
Yeter sayıda denek üzerinde çalışmamak
Kontrol grubu kullanmamak
Farkına vardırmama ilkesini uygulamamak
İncelenecek konunun özelliğine uygun ölçü bulamamak
İncelenecek bağımlı değişkene etki edebilecek bağımsız değişkenleri iyi seçememek
Veri toplama ilkesine ve verinin taşıması gereken özelliklere uygun veri toplayamamak
Bu yazıda bahsedilen tüm bu konuların bilimsel araştırmayı zorlayıcı engelleyici bir etken olarak kabul edilmemesi gerekir. Oldukça güç ve uzun soluklu bir çabayı gerektiren bilimsel bilgi üretimi bilimsel ve etik değerler paralelinde gerçekleştirildiğinde, bilim çalışanları hem toplumsal hem de akademik sorumluluklarını yerine getirmiş sayılacaklardır.
KAYNAKLAR:
Wolfensohn S, Lloyd M. Handbook of Laboratory Animal Management and Welfare. Second Ed.Blackwell Science Ltd., 1998, sayfa 10-34
Özgür S. Sağlık Alanında Araştırma Yöntemleri. Gaziantep Üniversitesi Matbaası. 1999
Beynen AC, Gartner K, Van Zutphen LFM. Hayvan Deneylerinin Standartlaştırılması. Çev. Güneren G, İde T. Laboratuar Hayvanları Biliminin Temel İlkeleri. Medipres, 2003, Ankara, sayfa 101-108
Beynen AC, Coates M, Meijer JC. Deney Hayvanlarının Beslenmesimin Deneysel Bulgulara Etkisi. Çev. Güneren G, İde T. Laboratuar Hayvanları Biliminin Temel İlkeleri. Medipres, 2003, Ankara, sayfa 109-126
Van Zutphen LFM, Hedricht HJ, Van Oortmerssen GA, Prins JB. Genetik Standartlaştırma. Çev. Şeviktürk M, Güneren G. Laboratuar Hayvanları Biliminin Temel İlkeleri. Medipres, 2003, Ankara, sayfa 127-144
Boot R, Kopman JP, Kunstyr J. Laboratuar Hayvanlarının Mikrobiyolojik Konumlarının Standartlaştırılması. Çev. Pekcan M. Laboratuar Hayvanları Biliminin Temel İlkeleri. Medipres, 2003, Ankara, sayfa 145-166
Çevre Bakanlığı Hayvan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik.
Seyidoğlu H. Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı. 9, Baskı, İstanbul, 2003, sayfa 46-95
The Three Rs: developments in laboratory animal science. Laboratory Animals, 1994; 28: 193-231,
European Convention for the Protection of Vertebrate Animals Used for Experimental and other Scientific Purposes (ETS 123). Working Party for the Preparation of the Multilateral Consultation of Parties to the European Convention for the Protection of Vertebrate Animals Used for Experimental and other Scientific Puproses.
Barnett SW. Introduction to Animal Technology. Second Edition. Blackwell Science, Ltd, 2001; sayfa 70-77
Pain and Distress in Laboratory Rodents and Logomorphs. Report of the FELASA Working Group on Pain and Distress. Laboratory Animals 1994; 28:97-112,
Refining Rodent Husbandry. Report of the Rodent Refinement Working Party. Laboratory Animals 1998; 32:233-259,
Home Office (2000) Guidance of the Operation of the animals (Scientific Procedures) Act 1986 London: Her Majesty’s Stationery Office. Available from URL:http://www.homeoffice.gov.uk/ccpd/aps.htm